Helsinki Otogarı Teorisi
İlerleme kaydetmediğinizi düşündüğünüzde ne yapmalısınız?
“Bir posta pulu ile ilgili en ilginç şey, işine bağlı kalma kararlılığıdır.” Napoleon Hill
Benzersiz yaratıcı tarzınızı nasıl tanımlarsınız – sizi diğerlerinden ayıran nedir?
2004 yılının Haziran ayında, Arno Rafael Minkkinen New England Fotoğraf Okulu’ndaki konuşmasında Helsinki Otogarı’ndan yola çıktığı çarpıcı bir örneğe yer verir:
Buradan kalkan tüm otobüsler kalkışta aynı yöne gider, hangi otobüse binerseniz binin, kendinizi bir süreliğine herkesle aynı yöne giderken bulursunuz.
Öndeki ya da yan taraftaki otobüste herkesin aynı yöne gittiğini fark edip bunu anlamsız bulduğunuzda, inip istasyona geri dönüp başka bir otobüse binebilir ve kendinizi ikinci denemenizde de herkesle aynı yöne giderken bulabilirsiniz.
Helsinki Otogarı teorisi, yolculuğunuzun ilk aşamalarının gerçekten başlamakla, alanınız için bir fikir edinmek ve bir iş portföyü geliştirmekle ilgili olduğunu etkili bir şekilde söyler.
Çalışarak ve neye ilgi duyduğunuzu anlamaya başlayarak, o alandaki becerilerinizi derinleştirmek için bu anlayış üzerine bir şeyler inşa etmeye başlarsınız. Zamanla, bir çalışma biçimine ve çevrenizdeki insanlardan farklı bir dizi sonuca dönüşen kendi tarzınızı yaratmaya başlarsınız.
Helsinki Otogarı Teorisi, genellikle gözden kaçan bazı önemli ayrıntıları da netleştirmeye ve ayırt etmeye yardımcı olur.
Tutarlılık Başarıya Götürür Mü?
Helsinki Otogarı Teorisinin en önemli özelliği, sizi daha fazla iş yapmaya değil, daha fazla yeni iş yapmamaya, denemelerinize uzun süreli şans vermeye teşvik etmesidir.
Otobüste kalarak, benzersiz, ilham verici ve harika bir şey üretene kadar kendinize yeniden çalışmak ve gözden geçirmek için zaman tanıryabilirsiniz. Sadece gemide kalarak, ustalığın kendini göstermesine izin verirsiniz.
Malcolm Gladwell’in Outliers adlı kitabında, belirli bir alanda uzman olmak için 10.000 saatlik kasıtlı uygulama gerektiğini belirtir. Bunu gerçekten yapmanın tek yolu ise otobüste kalmak.
Yaptıklarınızı beğenen insanlar ve yaptıklarınızdan hoşlanmayanlar her zaman olacaktır.
Helsinki Otogarı teorisi, her seferinde pes etmeye ve başlangıca geri dönmeye bambaşka bir açıdan yaklaşır. Size devam ederseniz, ilginç ve gittiğinize memnun olacağınız bir yere varacağınızı vaat eder.
Artık benzersiz olduğunuz, bir tarzınız olduğu ve kendinizi herkesten nasıl farklılaştırabileceğinizi bulacağınız bir yer üstelik.
Ve bunu yapmak için sadece çok basit bir şey yapmanız gerekir: Otobüste kalmak.