Cahil insan kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir? Bu soru, insanın bilgiye ve eğitime ne kadar önem vermesi gerektiğini gösteren bir sorudur. Cahillik, insanın hem kendine hem de çevresine zarar veren bir durumdur. Cahil insan, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt edemez. Kendi çıkarları için başkalarını kandırır, sömürür, incitir. Kendi hatalarını kabul etmez, öğrenmeye ve gelişmeye kapalıdır. Böyle bir insanın kendine saygısı ve sevgisi olmadığı gibi, başkalarına da saygı ve sevgi duymaz. Başkalarının fikirlerine, duygularına, haklarına saygı göstermez. Başkalarıyla işbirliği yapmaz, uyum sağlamaz. Başkalarının başarılarını kıskanır, başarısızlıklarını alay eder. Başkalarına güvenmez, güven vermez. Böyle bir insanın dostu olabilir mi?
Dostluk, karşılıklı saygı, sevgi, güven ve anlayışa dayanan bir ilişkidir. Dostluk kurmak için insanın önce kendini tanıması, kendini sevmesi ve kendine güvenmesi gerekir. Kendini seven ve güvenen insan, başkalarını da sever ve güvenir. Başkalarının farklılıklarına saygı duyar, onları olduğu gibi kabul eder. Başkalarının ihtiyaçlarına duyarlı olur, onlara yardım eder. Başkalarının başarılarını kutlar, başarısızlıklarında destek olur. Başkalarıyla paylaşır, ortak çıkarlar için çalışır. Böyle bir insanın dostu olmaz mı?
Cahil insan ile bilgili insan arasındaki fark, dostluk kurma yeteneğinde de ortaya çıkar. Cahil insan kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir? Bilgili insan ise kendini ve başkalarını seven, saygılı ve güvenilir bir dosttur. Bu nedenle insanın bilgiye ve eğitime önem vermesi gerekir. Bilgi ve eğitim sadece mesleki başarı sağlamaz, aynı zamanda kişisel gelişim ve sosyal ilişkiler açısından da faydalıdır. Bilgi ve eğitim sayesinde insan hem kendine hem de başkalarına dost olabilir.